Salı, Ocak 31, 2012

Onun sesini duyduğumda sanki daha önce hiç duymadığım melodilerle dans ediyor gibiydim. Saçlarımdan yıldızlar kayıyor, gözlerimden güneş açıyordu. Daha önce hiç gitmediğim yerlerin bilmediğim sokaklarında dolaşıyordum. O ses bana geçmişimi hatırlatıyordu ve aynı zamanda geçmişin geçmişte kaldığını. Sanki uzun zamandır kaybettiğim bir eşyamı hiç beklemediğim bir anda bulmuş gibiydim. O gözlerde bana ait anılar, o gülümseme de bana beni hatırlatan duygular vardı. O adam hani hep beklenen o adam vardı ya gelmişti işte.Ona bakınca sanki daha önce aynı filmde rol almışız hissi uyanıyordu içimde. Baş rollerini bizim paylaştığımız…
Mutluydum. Ve aynı zamanda korkuyordum. Daha o adamı kazanamadan kaybetmenin korkusuyla yaşamaya başlamıştım.Korkuyordum onsuz kalmaktan, nefes alamamaktan. Ya da aldığım her nefeste ciğerlerimin o adamın kokusuyla dolmasından korkuyordum. Ona koşarken takılıp düşmekten korkuyordum. Kurduğum hayallerin paramparça olmasından ve kalbime batmasından korkuyordum. Mutluluğum diyeceğim adamın bir anda hüznüm olmasından korkuyordum.
Çünkü küçük bir çocuğun annesine ihtiyaç duyduğu kadar ihtiyacım vardı o adama. 
Kokusuyla baş döndüren,
Nefesiyle nefesime nefes katan,
Bana hayatımı sunan o adama…
İhtiyacım vardı işte onunla olmaya. 

Hiç yorum yok: